Tüm Zamanların Problemi: Zaman Yönetimi

#Kişisel Gelişim

Zaman, insanlık var olduğundan bu yana hakkında en çok konuşulan kavramlardan biri. Dolayısı ile zaman yönetimi mücadelesi de tarihin kendisi kadar eski. Akrep ve yelkovan, evimizin duvarında usul usul ilerlerken, neye ne kadar vakit ayıracağımız sorunsalı her gün bizimle yaşamaya devam ediyor.

Geri Sayım Başladı

Kaçtan geriye düştüğü muamma olan bir sayımın içindeyiz. Tek bildiğimiz, gün içinde 24 saatimizin olduğu. Biz, hayatın akışına kapılıp giderken zaman, Salvador Dali’nin The Persistence Of Memory eserindeki gibi eriyor. Bu durumda işlerimize, kendimize ve sevdiklerimize vakit ayırabilmek ciddi kabiliyet gerektiriyor.

İçinde bulunduğumuz hız çağında zamanı yönetebilmek elbette bir hayli meşakkatli. Vakit öldürmek için bizlere yardım etmeyi bekleyen sayısız suç ortağımız var. Telefonlarımız, her an bildirimlerle dikkatimizi dağıtabilir. Bilgisayar oyunları aklımızı çelebilir. Güzel bir müzik eşliğinde uzunca dinlenmek, bir an için çalışmaktan daha mantıklı gelebilir. Çünkü, eğlence temelli anlık zevkleri tatmin etmenin ödülü hemen kazanılırken, disiplinli çalışmanın getirisi uzun vadelidir. Kalıcı başarıya giden yol çoğu zaman sıkıcı bir süreci barındırır. Böyle bir ortamda, kontrolü kaybetmemek; irademizin güçlü olmasına bağlı.

Avucumuzdaki Hazine

Her yer, dikkatimizi dağıtmak için ‘‘benimle ilgilen’’ diyen uyarıcılarla dolu. Hâl böyle iken avucumuzdaki hazineyi doğru kullanmak için size yardımcı olabilecek, farklı kaynaklarda detaylarına erişebileceğiniz bazı tekniklerden kısaca bahsedeceğim.

Eisenhower Matrisi: Bu tekniğe göre yapılacak işleri ‘’önemli ve acil, önemli ve acil değil, önemli değil ve acil değil, önemli değil ve acil’’ şeklinde ayırmak ve önem sırasına göre tamamlamak gerekiyor.

Pomodoro Tekniği: Kısa aralıklarla çalışma ve molalar verme temeline dayanıyor. Geleneksel olarak her 25 dakikalık çalışmanın ardından 5 dakikalık molalar öneriliyor. Her çalışılan süre bir pomodoroya denk gelirken dört pomodoronun ardından 15-30 dakikalık daha uzun bir mola veriliyor.

Kurbağayı Ye: Günün başında, yapmanız gereken en zor işi tamamlamak geri kalan saatleri daha rahat geçirmenize yarayacaktır.

Pareto İlkesi: 80/20 kuralı olarak da bilinen bu ilkeye göre, sonuçların yüzde 80’ini, nedenlerin yüzde 20’si belirliyor.

Parkinson Yasası: Bir işe ne kadar süre verilirse, o iş muhtemelen o kadar sürede tamamlanacaktır. Örneğin, yazmak istediğiniz bir kitabı kendinize 4 ay zaman ayırarak bitirebilirsiniz. Yine, aynı kitap için 3 aylık hedef koyduğunuzda, kendinizi buna göre ayarlayacak ve bu sefer 3 ayda tamamlayacaksınız. Bu sebeple, yapılacak işler için gerçekçi hedefler koyup deneyerek gerçek potansiyelimizi keşfetmeyi deneyebiliriz.

Zamanı yönetmede etkin yollar arayanlar için yukarıda bahsettiğim teknikler yardımcı olabilir. Henüz fırsatımız varken, gelecekte hayal ettiğimiz kişi olabilmek için her şeyden önce kendimizi ve sahip olduğumuz sermayeyi, kıymetli zamanımızı doğru harcamalıyız. İşin sonunda, kendimize verdiğimiz değeri zaman gösterecek.

Dies ist die Überschrift

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut elit tellus, luctus nec ullamcorper mattis, pulvinar dapibus leo.

Dies ist die Überschrift

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut elit tellus, luctus nec ullamcorper mattis, pulvinar dapibus leo.

Bugünlük benden bu kadar. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. O zamana kadar, kendinize iyi bakmayı ihmal etmeyin. 🙂


Alper